Allah (c.c.)’u insanları dünyaya imtihan için
gönderdiğini herkes bilir. Bu imtihanı geçmek için kendilerine gösterilen yolu
takip ederek kurtuluşa kavuşabilir. Allah Kur’ân’da kurtuluş yolunu insan
kullarına açık bir şekilde bildirmiş ve Rasulullah (s.a.s.)’ın örnekliğinde
bizlere öğretmiştir. Kullarının yapması gerekenlerle, yapmaması gerekenleri
açıklamış ve kulların bunlara uymasını emretmiştir.
Allah, Kur’ân’da bazı şeyleri haram etmesinin, bizim için
çok büyük önemi vardır. Allah, Kur’ân’da beş şeyi koru altına almıştır.
Akıl,
Nesil, Din, Can, Mal
İşte bunlarda biri olan akıl, insanı diğer varlıklardan
ayıran en büyük özelliktir. Aslında akıl, insanı insan yapan özelliktir. Allah
Kur’ân’da, akla sık sık vurgu yaparak, aklın önemini anlatır. İnsan düşünüp,
akılını kullandığı sürece bir değer kazanır.
“…..
Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?” (Bakara, 2/44)
“….
belki aklınızı başınıza toplarsınız.” (Bakara, 2/73)
“Biz
Kur'ân'ı senin dilinle indirip kolaylaştırdık. Umulur ki onlar öğüt alırlar.” (Duhan
,44/58)
"….Aklı
eren bir kavim için bunda muhakkak ibretler vardır.” (Rad,13/4)
Kur’ân’da
bunlar gibi daha birçok ayetler vardır. Ayetlerin sonlarında Allah vurgularıyla
aklın ne kadar önemli onduğunu anlatır. “Hiç akletmez misiniz?”, “Hiç düşünmez
misiniz?”, “Hiç öğüt almaz mısınız?” gibi ifadelerle, Allah’ın insanlara
verdiği büyük nimetlerden biri olan aklı kullanmamızı emreder. Tabiî ki bu
kullanma ölçüsü de, Kur’ân ve Sünnet’e göre olmalıdır.
Allah
bazı yasaklar koyarak koruma altına aldığı aklın her türlü çirkinlikten uzak
durmasını ister. Akla verilecek en büyük zarar ise onu, devre dışı bırakmaktır.
Aklı devre dışı kalan insan, büyük ölçüde insan olma özelliğini kaybetmiştir.
Alkol
ve çeşitleri bu yüzden haramdır. İçki içen bir insan aklı devre dışı kalır ve
düşünemez. Doğru ile yanlışı ayıramaz. Bunun insan üzerinde birçok olumsuz
etkileri vardır. Din, sağlık, ekonomik ve sosyal gibi daha birçok alanda zararı
vardır. Bunlar, insan hayatında gerçekten önemli yer tutan şeylerdir. Bunların
boyutlarını kısaca açıklamaya çalışalım.
Dini boyutu: Allah’ın emrine karşı gelmek başta olmak üzere,
Allah’ın büyük önem verdiği aklı değersizleştirmek ve kulluk görevlerini yerine
getirmemek… Allah, içkinin şeytan işi olduğunu bizlere bildiriyor.
"Ey
îman edenler! Sarhoş bir vaziyetteyseniz, ne söylediğinizi bilebilecek hâle
gelinceye kadar namaza yaklaşmayınız." (Nisa, 43)
Hz. Âişe (radıyallahu anha) anlatıyor:
"Rasulullah
(aleyhis-salâtu ves-selâm) buyurdular ki:
"Sarhoşluk veren her içki haramdır."1
“Ey
iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal okları şeytan işi
birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki, kurtuluşa eresiniz.” (Mâide,5/90)
İçki
içen bir insan, şeytanın oyuncağı olur. Onunla hem kendi oynar, hem de
başkalarını oynatır. Yukarda saydığımız etkenler, din tanımının içine girer,
ama konu iyi anlaşılsın diye birkaç başlık altında anlatmakta fayda var.
Sağlık
açısından: Allah insanı, öyle güzel bir fıtratta yatmıştır ki, gerçekten ölçüye
uysa, hiç sıkıntı çekmez. Çünkü her insan, İslâm fıtratı üzere doğar. Bu Fıtrat
üzere yaratılan insan, kendisine helâl olana uysa, yasaklardan da kaçınsa,
güzel bir hayat yaşar.
Allah,
insana lazım olan yani, vücûdunu ihtiyacı olan her şeyi yaratmış ve
kullanmasına müsaade etmiştir. İnsanlar da bunları, Allah’ın izni ile bulmuş ve
kullanmıştır. Fakat insanlar, bunlarla yetinmeyip yasaklara yönelmişlerdir.
Bunlara yönelmek, yasaklara olan meylindendir. İşte içkinin insanoğluna hiç
faydası olmadığı gibi, çok büyük zararları olan içecektir. Günümüzdeki tıbbî
aletlerle ve bilimsel bulgularla da daha iyice gün yüzüne çıkmıştır. İnsan
fıtratına uygun olmayan, hattâ büyük zararı olan bu maddeyi doktorlar da kesin
bir şekilde yasaklamışlardır.
Birçok
insanın içkinin verdiği zararlardan dolayı öldüğü veya ciddî hastalıklarla yüz
yüze kaldığını biliyoruz. Hâl böyle olunca, bunlardan insanların ibret alması
gerekirken daha fazla yönelmesini anlamakta güçlük çekiyoruz.
Ekonomik
ve sosyal boyutu: Günahlar arasında içki anaç bir günahtır, yani doğurgandır.
Bu büyük günahı işleyenler, peşinden birçok günahı da peş peşe işlerler.
"Hz. Osman b.Affan (r.a) şöyle
demiştir.
Şarabdan uzaklaşın, çünkü şarab kötülüklerin anasıdır. (Bütün
kötülükler ondan doğar).
Sizden önceki ümmetlerde ibadetle meşgul olan bir adam vardı.
Fahişe bir kadın, ona âşık oldu.
Cariyesini göndererek:
Şahidlik yapmak için seni istiyor, diye adamı çağırtı.
Adam cariye ile beraber kadını yanına gelirken her kapıdan içeri
girdikçe cariye, kapıları üstüne kilitledi. Nihayet güzel bir kadının yanına
geldi. Kadını yanında bir çocuk, bir kab da şarab vardı.
Kadın, adama:
Allah’a yemin ederim ki, ben, seni şahidlik için çağırtmadım.
Ancak seni çağırdım ki, benimle münasebette bulunursun, yahud bu şarabı
içersin, yahud da şu çocuğu öldürürsün, dedi.
Adam:
Öyle ise, bana bir kâse şarab ver, dedi.
Kadın bir kâse şarabı sundu.
Adam, içince:
Daha verin, dedi.
Şarabı içip sarhoş olunca, kadınla zinâ da etti, çocuğu da
öldürdü.
İşte bu kıssadan ibret alarak şarapdan uzak durun. Allah’a
yemin ederim ki, şarab alışkanlığı ile iman bir arada durmaz. Mutlaka biri,
öbürünü uzaklaştırır.”2 dedi.
Bir başka hadiste de:
"Hamr
bütün ahlaksızlıkların (fevâhiş) anasıdır ve büyük günahların en büyüğüdür. Onu
içen, annesine, teyzesine ve halasına saldırabilir"3 der.
İçki,
ne ocaklar söndürmüş ve ne yuvalar yıkmıştır. Bu toplum, bunu çok iyi bilir.
İçkiyi içen şahıs, tabiri câiz ise, kedi dahi olsa, aslan kesilir. Önce evinden
başlayarak karısını ve çocuklarını döver, hızını alamaz evdeki eşyaları yakar,
yıkar…Bunlar da yetmez anne ve babasına da saldırır. Bazen ölümle biten acı
sonuçlar ortaya çıkar. Kaç yuva yıkıldı böyle, hayat tükendi şişenin dibinde.
“Şeytan,
içki ve kumarla sizin aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah'ı anmaktan
ve namazdan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçtiniz değil mi?”(Mâide,5/91)
İçkiyi
içen bir insan, akraba ve arkadaş çevresinde de sözüne itibar edilmeyen,
güvensiz birisi olarak tanınır. Toplumla kolay kolay uyuşamaz ve yalnız kalır.
İş konusunda devamlı problemler yaşar. Tanıyanlar, güvenip de bir iş vermez.
Tanımayanlar, içkici olduğunu anlayınca hemen iş den çıkarır. Birçok sıkıntı
çekerler.
Tüm
bunlar olurken, onlar bu illetten bir türlü vazgeçmezler ve sonunda gayr-ı
meşru yollara başvurmaya başlar. İlk önce hırsızlık, yalan, sahtekârlı gibi
yollara başvurarak içki parasını çıkarmaya çalışır. Bazıları da ocak başları
veya içki satan yerlerde, kahvelerde çalışarak içkisini alır. Kendince bir
hayat sürmeye çalışır. Görüldüğü gibi bir günahı işlemek veya devam ettirmek
için birçok kötülük yapıp günahları işlerler. İşte bu yüzden, anaç bir günahtır
diyoruz.
"Peygamber
(s.a.s.) içki konusunda on kişiyi lanetlemiştir: Sıkan, kendisi için sıkılan,
içen, taşıyan, kendisi için taşınan, içiren, satan, parasını yiyen, satın alan
ve kendisi için satın alınan..."4
"Şüphesiz Allah içkiyi haram
kılmıştır. Bu ayeti haber alıp da yanında içki bulunan kimse, ondan içmesin ve
satmasın..."5
Tüm
bunlara rağmen bir kısım insanlar, içki içmeyenin, sigara içmeyeni, zinâ
etmeyeni küçük görüp,”bunları yapmayan adam mı?” gibi ifadelere sizler de şahid
olmuşsunuzdur. Bular, toplumları çökertmek isteyen insanlardır. Bu tip
insanlar, her alanda insanları rahatsız ederler. Diyelim ki, ailenizle pikniğe
gittiniz. Bu insanlardan oralarda mutlaka vardır. Denizde, ormanda, gece
sokakta ve insanların bulunduğu her yerde. Toplumu rahatsız edip,huzurunu
bozarlar.
Bütün
bu yaşananlar, emperyalistlerin ve yerli işbirlikçilerinin birer oyunudur.
İslam topraklarının işgal edilmesiyle birlikte kirli oyunlarına da hız vererek
amaçlarına ulaşmaya çalışıyorlar. Özellikle de büyük silahları olan medyayı
kullanarak, insanları bu noktaya yönlendirmeye çalışıyorlar. Yerli
işbirlikçilerinin de yardımıyla bunu, büyük oranda başarmış durumdalar.
Yazılı
ve görsel basının insanlar üzerinde çok etkili olduğunu hepimiz biliriz.
Televizyonlarda oynayan film ve özellikle de diziler de içki sofrası mutlaka
vardır. Ya ev de, ya da bar, gazino, lokanta gibi yerlerde insanlara her alanda
tüketilmesi serbest ve gerekli bir şey gibi empoze edilmeye çalışılıyor. Bunu
görüp etkilenen insanlar, hayatlarında uygulamaya geçiyorlar.
Batı
dünyası içinde beslediği tüm pisliği bu topluma da bulaştırdı. Sadece içki
değil, insanın fıtratına ters düşen ne varsa verdiler. Toplumu yönlendirenler,
aydınlar, yazarlar, artistler, sanatçılar özellikle de devlet, tüm bunlara göz
yumdu, hattâ birçok şey devlet izni ve teşvikiyle yapılır oldu. Kısa zamanda
bunlardan etkilenen halk nerdeyse doğal içecek gibi tüketmeye başladı. İçki ve
türevleri artık her yerde fabrikadan çıkıp büyük alışveriş merkezlerine, küçük
marketlere ve hattâ bakkallarda, mahalle araların da satılır oldu.
Düğünlerde,
toplantılarda, açılışlarda, sünnet düğünlerinde ve devletin resmî törenler,
balo, kokteyl, resepsiyonlarda tüketilen ve olmazsa olmazlardan oldu. Artık
bunu kullanmak o kadar sıradan oldu ki, eve sarhoş gelen oğluna veya kızına
aileler, “olsun o daha genç, böyle şeyler gençlikte olur” diyerek doğal karşılamaya
başladılar. İçki kullanma yaşı on yaşına kadar inmiş durumda. Evin reisi olan
baba, çocuklarının karşısında içerse ve en kötüsü erkek çocuğunun eline içki
bardağını verir ve karşılıklı içerse,o çocuk,biraz da büyüyünce neler olmaz
ki!..
İyi
hatırlıyorum, biz küçük yaşlardayken “amca” dediğimiz yakın bir akrabamız bir
gün evine hanımına sofrayı kurdurmuş, içkisini içerken, bir elinde sigara,
diğerinde içki bardağı bize şöyle nasihat etmeye başladı:
“Çocuklar,
bakın bunu (içkiyi gösterip) için, ama bunu (sigarayı gösterip) içmeyin, niye
biliyor musunuz? dedi. Çünkü sigara bağımlılık yapar ama içki yapmaz”. İşte
bize yapılan nasihat buydu. Bu adamın oğlu büyüdü ve değil içki, öyle
pisliklere düştü ki, gerçekten çok kötü. Ama Allah, o kadar merhamet sahibi ki,
bu insan, yaşı genç olmasına rağmen yaptığı hatâyı anladı tövbe etti ve
Allah’ın razı olduğu kul olmaya çalışıyor. Babasını sorarsanız, onda herhangi
bir değişiklik yok.
Topluma
giren bu fitne, kolay kolay çıkacak gibi de değil. Bir virüs gibi her tarafa
yayıldı. Toplum aileler, arkadaşlıklar, dostluklar bu illetle bitti, tükenme
noktasına geldi. Nice aileler dağıldı, eşler boşandı. Nice dostluklar içki
sofrasın da bitti veya kavgalar çıktı. Kan aktı, ölüm getirdi bu illet. Ne
paralar harcandı, iş yerleri kapatıldı. Nice insan intihar etti ve nice canlara
kıyıldı.
Bir
korkak gibi şişenin arkasına saklandılar, gerçeklerle yüzleşmemek için. Neden
içiyorsun? Sorusuna, borcum var, evle problemlerim var, işyerinde problemler
var, sağlığımda sorunlar var diyerek, sevinçlerinde de, üzüntülerinde de hep
şişenin arkasına saklandılar. Ama içip sarhoş olunca da sorunlar çözülmedi, ne
borçlar ödenmedi, ne ev, iş ve sağlık sorunları çözüldü. Hepsi duruyor hattâ
daha da kötüye gidiyor.
Allah’ın
ipine sarılmayanlar veya Allah’ın boyasıyla boyanmayanlar, kurtuluşa eremezler.
İnsan, yaratılış gayesini bilir ve Allah’a iyi bir kul olursa, o zaman
kurtulur. Şeytanın hileleri de hiçbir işe yaramaz. Yoksa şeytanın elinde
oyuncak olur. O varacağı yer de cehennem olur.
Çevremizde
böyle insanlarla karşılaştığımız zaman, onları dışlamayalım. Onlara iyi
davranıp, bu kötü şeyden vazgeçmesi için onu ikna etmeye çalışalım. Düşün ki
onlar hasta insanlar, bizler de doktoruz. Onları tedavi etmeye çalışalım.
Kaybetmek kolay, kazanmak zordur. Efendimiz (s.a.s.)’de böyle yapmış onları
dışlamamış. Unutmayalım ki, bir kişinin sizin elinizden hidayet bulması,
güneşin üzerine doğduğu her şeyden daha hayırlı olabilir!
1- Buhârî, Eşribe 4, Vudü 71.
Müslim, Eşribe 67-68, (2001).
Muvatta, Eşribe 9, (2, 845).
Ebu Dâvud, Eşribe 5, (3682, 3687).
Tirmizî, Eşribe 2, 3, (1864,1867).
Nesâî, Eşribe 23, 8, (298).
2- Neseî, Eşribe,B.44 Hbr.5632-5633.
3- İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi,
Akçağ Yayınları: 8/159161.
4- Tirmizî,
Büyû', 59; İbn Mâce, Eşribe, 6.
5- Müslim, Müsâkât, 67; bk. Buhârı, Megâzî, 51;
Büyû, 105, 112; Müslim, Büyû, 93; Fer', 8; İbn Mâce, Ticârât, 11; Ahmed b.
Hanbel, II, 213, 362, 512, III, 217, 324, 326, 340; İbn Kesîr, Muhtasaru
Tefsîri İbn Kesîr, Beyrut (t.y), I, 544-547.
SPOT
İÇİNDİR.
Allah
bazı yasaklar koyarak koruma altına aldığı aklın her türlü çirkinlikten uzak
durmasını ister. Akla verilecek en büyük zarar ise onu, devre dışı bırakmaktır.
Aklı devre dışı kalan insan, büyük ölçüde insan olma özelliğini kaybetmiştir.
"Peygamber
(s.a.s.) içki konusunda on kişiyi lanetlemiştir: Sıkan, kendisi için sıkılan,
içen, taşıyan, kendisi için taşınan, içiren, satan, parasını yiyen, satın alan
ve kendisi için satın alınan..."
Batı
dünyası içinde beslediği tüm pisliği bu topluma da bulaştırdı. Sadece içki
değil, insanın fıtratına ters düşen ne varsa verdiler. Toplumu yönlendirenler,
aydınlar, yazarlar, artistler, sanatçılar özellikle de devlet, tüm bunlara göz
yumdu, hattâ birçok şey devlet izni ve teşvikiyle yapılır oldu.
Topluma
giren bu fitne, kolay kolay çıkacak gibi de değil. Bir virüs gibi her tarafa
yayıldı. …aileler, dostluklar bu illetle bitti... Nice aileler dağıldı… Kan
aktı… Nice insan intihar etti ve nice canlara kıyıldı.
“Ey
iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal okları şeytan işi
birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki, kurtuluşa eresiniz.”(Mâide,5/90)
“Topluma giren bu
fitne, kolay kolay çıkacak gibi de değil. Bir virüs gibi her tarafa yayıldı.
Toplum aileler, arkadaşlıklar, dostluklar bu illetle bitti, tükenme noktasına
geldi. Nice aileler dağıldı, eşler boşandı. Nice dostluklar içki sofrasın da
bitti veya kavgalar çıktı. Kan aktı, ölüm getirdi bu illet. Ne paralar
harcandı, iş yerleri kapatıldı. Nice insan intihar etti ve nice canlara
kıyıldı” |