30 Nisan 2024 - Salı

Şu anda buradasınız: / ALKOL (SÜZ)! BİR HAYAT
ALKOL (SÜZ)!   BİR HAYAT

ALKOL (SÜZ)! BİR HAYAT SERVET NAÇAR

            Allah (c.c.)’u insanları dünyaya imtihan için gönderdiğini herkes bilir. Bu imtihanı geçmek için kendilerine gösterilen yolu takip ederek kurtuluşa kavuşabilir. Allah Kur’ân’da kurtuluş yolunu insan kullarına açık bir şekilde bildirmiş ve Rasulullah (s.a.s.)’ın örnekliğinde bizlere öğretmiştir. Kullarının yapması gerekenlerle, yapmaması gerekenleri açıklamış ve kulların bunlara uymasını emretmiştir.

            Allah, Kur’ân’da bazı şeyleri haram etmesinin, bizim için çok büyük önemi vardır. Allah, Kur’ân’da beş şeyi koru altına almıştır.

Akıl, Nesil, Din, Can, Mal

            İşte bunlarda biri olan akıl, insanı diğer varlıklardan ayıran en büyük özelliktir. Aslında akıl, insanı insan yapan özelliktir. Allah Kur’ân’da, akla sık sık vurgu yaparak, aklın önemini anlatır. İnsan düşünüp, akılını kullandığı sürece bir değer kazanır.

“….. Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?” (Bakara, 2/44)

“…. belki aklınızı başınıza toplarsınız.” (Bakara, 2/73)

“Biz Kur'ân'ı senin dilinle indirip kolaylaştırdık. Umulur ki onlar öğüt alırlar.” (Duhan ,44/58)

"….Aklı eren bir kavim için bunda muhakkak ibretler vardır.” (Rad,13/4)

Kur’ân’da bunlar gibi daha birçok ayetler vardır. Ayetlerin sonlarında Allah vurgularıyla aklın ne kadar önemli onduğunu anlatır. “Hiç akletmez misiniz?”, “Hiç düşünmez misiniz?”, “Hiç öğüt almaz mısınız?” gibi ifadelerle, Allah’ın insanlara verdiği büyük nimetlerden biri olan aklı kullanmamızı emreder. Tabiî ki bu kullanma ölçüsü de, Kur’ân ve Sünnet’e göre olmalıdır.

Allah bazı yasaklar koyarak koruma altına aldığı aklın her türlü çirkinlikten uzak durmasını ister. Akla verilecek en büyük zarar ise onu, devre dışı bırakmaktır. Aklı devre dışı kalan insan, büyük ölçüde insan olma özelliğini kaybetmiştir.

Alkol ve çeşitleri bu yüzden haramdır. İçki içen bir insan aklı devre dışı kalır ve düşünemez. Doğru ile yanlışı ayıramaz. Bunun insan üzerinde birçok olumsuz etkileri vardır. Din, sağlık, ekonomik ve sosyal gibi daha birçok alanda zararı vardır. Bunlar, insan hayatında gerçekten önemli yer tutan şeylerdir. Bunların boyutlarını kısaca açıklamaya çalışalım.

Dini boyutu: Allah’ın emrine karşı gelmek başta olmak üzere, Allah’ın büyük önem verdiği aklı değersizleştirmek ve kulluk görevlerini yerine getirmemek… Allah, içkinin şeytan işi olduğunu bizlere bildiriyor.

                  "Ey îman edenler! Sarhoş bir vaziyetteyseniz, ne söylediğinizi bilebilecek hâle gelinceye kadar namaza yaklaşmayınız." (Nisa, 43)

Hz. Âişe (radıyallahu anha) anlatıyor:

 "Rasulullah (aleyhis-salâtu ves-selâm) buyurdular ki:

 "Sarhoşluk veren her içki haramdır."1

“Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal okları şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki, kurtuluşa eresiniz.” (Mâide,5/90)

İçki içen bir insan, şeytanın oyuncağı olur. Onunla hem kendi oynar, hem de başkalarını oynatır. Yukarda saydığımız etkenler, din tanımının içine girer, ama konu iyi anlaşılsın diye birkaç başlık altında anlatmakta fayda var.

Sağlık açısından: Allah insanı, öyle güzel bir fıtratta yatmıştır ki, gerçekten ölçüye uysa, hiç sıkıntı çekmez. Çünkü her insan, İslâm fıtratı üzere doğar. Bu Fıtrat üzere yaratılan insan, kendisine helâl olana uysa, yasaklardan da kaçınsa, güzel bir hayat yaşar.

Allah, insana lazım olan yani, vücûdunu ihtiyacı olan her şeyi yaratmış ve kullanmasına müsaade etmiştir. İnsanlar da bunları, Allah’ın izni ile bulmuş ve kullanmıştır. Fakat insanlar, bunlarla yetinmeyip yasaklara yönelmişlerdir. Bunlara yönelmek, yasaklara olan meylindendir. İşte içkinin insanoğluna hiç faydası olmadığı gibi, çok büyük zararları olan içecektir. Günümüzdeki tıbbî aletlerle ve bilimsel bulgularla da daha iyice gün yüzüne çıkmıştır. İnsan fıtratına uygun olmayan, hattâ büyük zararı olan bu maddeyi doktorlar da kesin bir şekilde yasaklamışlardır.

Birçok insanın içkinin verdiği zararlardan dolayı öldüğü veya ciddî hastalıklarla yüz yüze kaldığını biliyoruz. Hâl böyle olunca, bunlardan insanların ibret alması gerekirken daha fazla yönelmesini anlamakta güçlük çekiyoruz.

Ekonomik ve sosyal boyutu: Günahlar arasında içki anaç bir günahtır, yani doğurgandır. Bu büyük günahı işleyenler, peşinden birçok günahı da peş peşe işlerler.

            "Hz. Osman b.Affan (r.a) şöyle demiştir.

Şarabdan uzaklaşın, çünkü şarab kötülüklerin anasıdır. (Bütün kötülükler ondan doğar).

Sizden önceki ümmetlerde ibadetle meşgul olan bir adam vardı. Fahişe bir kadın, ona âşık oldu.

Cariyesini göndererek:

Şahidlik yapmak için seni istiyor, diye adamı çağırtı.

Adam cariye ile beraber kadını yanına gelirken her kapıdan içeri girdikçe cariye, kapıları üstüne kilitledi. Nihayet güzel bir kadının yanına geldi. Kadını yanında bir çocuk, bir kab da şarab vardı.

Kadın, adama:

Allah’a yemin ederim ki, ben, seni şahidlik için çağırtmadım. Ancak seni çağırdım ki, benimle münasebette bulunursun, yahud bu şarabı içersin, yahud da şu çocuğu öldürürsün, dedi.

 

Adam:

Öyle ise, bana bir kâse şarab ver, dedi.

Kadın bir kâse şarabı sundu.

Adam, içince:

Daha verin, dedi.

Şarabı içip sarhoş olunca, kadınla zinâ da etti, çocuğu da öldürdü.

İşte bu kıssadan ibret alarak şarapdan uzak durun. Allah’a yemin ederim ki, şarab alışkanlığı ile iman bir arada durmaz. Mutlaka biri, öbürünü uzaklaştırır.”2 dedi.

 

Bir başka hadiste de:

           "Hamr bütün ahlaksızlıkların (fevâhiş) anasıdır ve büyük günahların en büyüğüdür. Onu içen, annesine, teyzesine ve halasına saldırabilir"3 der.

İçki, ne ocaklar söndürmüş ve ne yuvalar yıkmıştır. Bu toplum, bunu çok iyi bilir. İçkiyi içen şahıs, tabiri câiz ise, kedi dahi olsa, aslan kesilir. Önce evinden başlayarak karısını ve çocuklarını döver, hızını alamaz evdeki eşyaları yakar, yıkar…Bunlar da yetmez anne ve babasına da saldırır. Bazen ölümle biten acı sonuçlar ortaya çıkar. Kaç yuva yıkıldı böyle, hayat tükendi şişenin dibinde.

“Şeytan, içki ve kumarla sizin aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçtiniz değil mi?”(Mâide,5/91)

İçkiyi içen bir insan, akraba ve arkadaş çevresinde de sözüne itibar edilmeyen, güvensiz birisi olarak tanınır. Toplumla kolay kolay uyuşamaz ve yalnız kalır. İş konusunda devamlı problemler yaşar. Tanıyanlar, güvenip de bir iş vermez. Tanımayanlar, içkici olduğunu anlayınca hemen iş den çıkarır. Birçok sıkıntı çekerler.

Tüm bunlar olurken, onlar bu illetten bir türlü vazgeçmezler ve sonunda gayr-ı meşru yollara başvurmaya başlar. İlk önce hırsızlık, yalan, sahtekârlı gibi yollara başvurarak içki parasını çıkarmaya çalışır. Bazıları da ocak başları veya içki satan yerlerde, kahvelerde çalışarak içkisini alır. Kendince bir hayat sürmeye çalışır. Görüldüğü gibi bir günahı işlemek veya devam ettirmek için birçok kötülük yapıp günahları işlerler. İşte bu yüzden, anaç bir günahtır diyoruz.

              "Peygamber (s.a.s.) içki konusunda on kişiyi lanetlemiştir: Sıkan, kendisi için sıkılan, içen, taşıyan, kendisi için taşınan, içiren, satan, parasını yiyen, satın alan ve kendisi için satın alınan..."4

    "Şüphesiz Allah içkiyi haram kılmıştır. Bu ayeti haber alıp da yanında içki bulunan kimse, ondan içmesin ve satmasın..."5

Tüm bunlara rağmen bir kısım insanlar, içki içmeyenin, sigara içmeyeni, zinâ etmeyeni küçük görüp,”bunları yapmayan adam mı?” gibi ifadelere sizler de şahid olmuşsunuzdur. Bular, toplumları çökertmek isteyen insanlardır. Bu tip insanlar, her alanda insanları rahatsız ederler. Diyelim ki, ailenizle pikniğe gittiniz. Bu insanlardan oralarda mutlaka vardır. Denizde, ormanda, gece sokakta ve insanların bulunduğu her yerde. Toplumu rahatsız edip,huzurunu bozarlar.

Bütün bu yaşananlar, emperyalistlerin ve yerli işbirlikçilerinin birer oyunudur. İslam topraklarının işgal edilmesiyle birlikte kirli oyunlarına da hız vererek amaçlarına ulaşmaya çalışıyorlar. Özellikle de büyük silahları olan medyayı kullanarak, insanları bu noktaya yönlendirmeye çalışıyorlar. Yerli işbirlikçilerinin de yardımıyla bunu, büyük oranda başarmış durumdalar.

Yazılı ve görsel basının insanlar üzerinde çok etkili olduğunu hepimiz biliriz. Televizyonlarda oynayan film ve özellikle de diziler de içki sofrası mutlaka vardır. Ya ev de, ya da bar, gazino, lokanta gibi yerlerde insanlara her alanda tüketilmesi serbest ve gerekli bir şey gibi empoze edilmeye çalışılıyor. Bunu görüp etkilenen insanlar, hayatlarında uygulamaya geçiyorlar.

Batı dünyası içinde beslediği tüm pisliği bu topluma da bulaştırdı. Sadece içki değil, insanın fıtratına ters düşen ne varsa verdiler. Toplumu yönlendirenler, aydınlar, yazarlar, artistler, sanatçılar özellikle de devlet, tüm bunlara göz yumdu, hattâ birçok şey devlet izni ve teşvikiyle yapılır oldu. Kısa zamanda bunlardan etkilenen halk nerdeyse doğal içecek gibi tüketmeye başladı. İçki ve türevleri artık her yerde fabrikadan çıkıp büyük alışveriş merkezlerine, küçük marketlere ve hattâ bakkallarda, mahalle araların da satılır oldu.

Düğünlerde, toplantılarda, açılışlarda, sünnet düğünlerinde ve devletin resmî törenler, balo, kokteyl, resepsiyonlarda tüketilen ve olmazsa olmazlardan oldu. Artık bunu kullanmak o kadar sıradan oldu ki, eve sarhoş gelen oğluna veya kızına aileler, “olsun o daha genç, böyle şeyler gençlikte olur” diyerek doğal karşılamaya başladılar. İçki kullanma yaşı on yaşına kadar inmiş durumda. Evin reisi olan baba, çocuklarının karşısında içerse ve en kötüsü erkek çocuğunun eline içki bardağını verir ve karşılıklı içerse,o çocuk,biraz da büyüyünce neler olmaz ki!..

İyi hatırlıyorum, biz küçük yaşlardayken “amca” dediğimiz yakın bir akrabamız bir gün evine hanımına sofrayı kurdurmuş, içkisini içerken, bir elinde sigara, diğerinde içki bardağı bize şöyle nasihat etmeye başladı:

“Çocuklar, bakın bunu (içkiyi gösterip) için, ama bunu (sigarayı gösterip) içmeyin, niye biliyor musunuz? dedi. Çünkü sigara bağımlılık yapar ama içki yapmaz”. İşte bize yapılan nasihat buydu. Bu adamın oğlu büyüdü ve değil içki, öyle pisliklere düştü ki, gerçekten çok kötü. Ama Allah, o kadar merhamet sahibi ki, bu insan, yaşı genç olmasına rağmen yaptığı hatâyı anladı tövbe etti ve Allah’ın razı olduğu kul olmaya çalışıyor. Babasını sorarsanız, onda herhangi bir değişiklik yok.

Topluma giren bu fitne, kolay kolay çıkacak gibi de değil. Bir virüs gibi her tarafa yayıldı. Toplum aileler, arkadaşlıklar, dostluklar bu illetle bitti, tükenme noktasına geldi. Nice aileler dağıldı, eşler boşandı. Nice dostluklar içki sofrasın da bitti veya kavgalar çıktı. Kan aktı, ölüm getirdi bu illet. Ne paralar harcandı, iş yerleri kapatıldı. Nice insan intihar etti ve nice canlara kıyıldı.

Bir korkak gibi şişenin arkasına saklandılar, gerçeklerle yüzleşmemek için. Neden içiyorsun? Sorusuna, borcum var, evle problemlerim var, işyerinde problemler var, sağlığımda sorunlar var diyerek, sevinçlerinde de, üzüntülerinde de hep şişenin arkasına saklandılar. Ama içip sarhoş olunca da sorunlar çözülmedi, ne borçlar ödenmedi, ne ev, iş ve sağlık sorunları çözüldü. Hepsi duruyor hattâ daha da kötüye gidiyor.

Allah’ın ipine sarılmayanlar veya Allah’ın boyasıyla boyanmayanlar, kurtuluşa eremezler. İnsan, yaratılış gayesini bilir ve Allah’a iyi bir kul olursa, o zaman kurtulur. Şeytanın hileleri de hiçbir işe yaramaz. Yoksa şeytanın elinde oyuncak olur. O varacağı yer de cehennem olur.

Çevremizde böyle insanlarla karşılaştığımız zaman, onları dışlamayalım. Onlara iyi davranıp, bu kötü şeyden vazgeçmesi için onu ikna etmeye çalışalım. Düşün ki onlar hasta insanlar, bizler de doktoruz. Onları tedavi etmeye çalışalım. Kaybetmek kolay, kazanmak zordur. Efendimiz (s.a.s.)’de böyle yapmış onları dışlamamış. Unutmayalım ki, bir kişinin sizin elinizden hidayet bulması, güneşin üzerine doğduğu her şeyden daha hayırlı olabilir!

 

1-    Buhârî, Eşribe 4, Vudü 71.

Müslim, Eşribe 67-68, (2001).

Muvatta, Eşribe 9, (2, 845).

Ebu Dâvud, Eşribe 5, (3682, 3687).

Tirmizî, Eşribe 2, 3, (1864,1867).

Nesâî, Eşribe 23, 8, (298).

2-      Neseî, Eşribe,B.44 Hbr.5632-5633.

3-    İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 8/159161.

4-     Tirmizî, Büyû', 59; İbn Mâce, Eşribe, 6.

5-      Müslim, Müsâkât, 67; bk. Buhârı, Megâzî, 51; Büyû, 105, 112; Müslim, Büyû, 93; Fer', 8; İbn Mâce, Ticârât, 11; Ahmed b. Hanbel, II, 213, 362, 512, III, 217, 324, 326, 340; İbn Kesîr, Muhtasaru Tefsîri İbn Kesîr, Beyrut (t.y), I, 544-547.

 

 

           

 

SPOT İÇİNDİR.

 

 

 

Allah bazı yasaklar koyarak koruma altına aldığı aklın her türlü çirkinlikten uzak durmasını ister. Akla verilecek en büyük zarar ise onu, devre dışı bırakmaktır. Aklı devre dışı kalan insan, büyük ölçüde insan olma özelliğini kaybetmiştir.

 

              "Peygamber (s.a.s.) içki konusunda on kişiyi lanetlemiştir: Sıkan, kendisi için sıkılan, içen, taşıyan, kendisi için taşınan, içiren, satan, parasını yiyen, satın alan ve kendisi için satın alınan..."

 

Batı dünyası içinde beslediği tüm pisliği bu topluma da bulaştırdı. Sadece içki değil, insanın fıtratına ters düşen ne varsa verdiler. Toplumu yönlendirenler, aydınlar, yazarlar, artistler, sanatçılar özellikle de devlet, tüm bunlara göz yumdu, hattâ birçok şey devlet izni ve teşvikiyle yapılır oldu.

 

Topluma giren bu fitne, kolay kolay çıkacak gibi de değil. Bir virüs gibi her tarafa yayıldı. …aileler, dostluklar bu illetle bitti... Nice aileler dağıldı… Kan aktı… Nice insan intihar etti ve nice canlara kıyıldı.

 

 

Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal okları şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki, kurtuluşa eresiniz.”(Mâide,5/90)

 

“Topluma giren bu fitne, kolay kolay çıkacak gibi de değil. Bir virüs gibi her tarafa yayıldı. Toplum aileler, arkadaşlıklar, dostluklar bu illetle bitti, tükenme noktasına geldi. Nice aileler dağıldı, eşler boşandı. Nice dostluklar içki sofrasın da bitti veya kavgalar çıktı. Kan aktı, ölüm getirdi bu illet. Ne paralar harcandı, iş yerleri kapatıldı. Nice insan intihar etti ve nice canlara kıyıldı”

 

 

 

 

 

logo
Bugünün ihyasından yarının inşaasına
Bize Ulaşın

0(216) 612 78 22

0(216) 611 04 64

vuslat@vuslatdergisi.com

Ihlamurkuyu Mah. Alemdağ Cad.
Adalet Sok. No:11 P.K 34772
Ümraniye / İstanbul